saldım çayıra, mevlam kayıra. bu kadar güzel bir söz olabilir mi??? ben iki gündür saldım. vücudumu:)) halbuki vücudum çooooook tatlı intikam projemin önemli bir parçası.muhohaaaa....ormanda avlanan vahşi hayvan vücudu gibi kıvrak ve atak olmalı ama şu anda çubuklu pijamasıyla televizyon seyreden löpçük teddy bear kıvamına doğru ilerliyor hızla. ve benim umurumda değil. çünkü bu haftasonu is the weekend of decadence. şu aptal makaleyi bitirene kadar her türlü, her miktar çikolata, (ha bir de çikolata çok tatlı geldiğinden ekmek arası yiyorum ben) en yağlı ve tuzlu patlamış mısırlar serbest...kahve eşliğinde: selülit kokteyli...Ama bu sıkıcılıkla başka türlü başa çıkmam mümkün değillll. bir nefes boşluğu açmak zorundayım, bir renk, bir tat, bir doku...
Pazartesi çukulata ve tatlı hayatımdan çıkıyor ve zaten ada ve yürüyüş ve bisiklet ve v.s...
Ama Pazartesi güzel olmak zorundayım hımm...nasıl çözeriz bunu, şöyle: bu yaşlarda bir dirhem et bin ayıp örtmekte . o zaman dikkat oraya çekile, uzun ve püfür püfür bir etek giyile...onun üstümde kalacağına emin oluna:))))))) böyle bir eteğim vardır umarım ki...üst taraf zaten şahane...
bu yaşların bir güzelliği de şu, ay bunu da kendime dert edemem halet-i ruhiyesi ki bayılıyorum...
neyse yediğim çukulatanın hadd ü hesabı yok, hakkaten yok. Bunlar bana hızla selülit, sivilce ve ayva göbek olarak geri dönmüş durumda. Hızla çünkü kahve bütün o vıcıkları vücudumda adeta bir Prusya askeri disipliniyle tutuyor...
Neyse hakkıyla bir decadannt week end geçireyim de....dibe vurunca yukarı çıkmak daha zevkli olur ve dipten güç alırsın vs...
acaba akşam ne yesem...
işte böyleaaa...
Saturday, 9 June 2012
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment