Thursday 6 September 2012

Axel, size sevgilim diyebilir miyim?

Capri'ye giderken aşık olacağımı nereden bilebilrdim ki???

Bir gün evvel Procida'da bir geceliğine bir Sophia Loren filminin içine girmiş, Napolili çalgıcıların serenatlarını dinlemiş, Pulcinella ve Antonio'nun atışmalarını hayranlıkla izlemiş ve hatta Antonio ile dansetmiş, o ahalide dört kız "tarkish women" diye bir fenomen yaratmış, ismi lazım değil bir arkadaşımızın gecenin bir yarısı kapı zillerini çalması üzerine böğüre böğüre gülerek ve tabii koşarak elli basamak tırmanmış, aralık bir ev kapısını ittirmek suretiyle karşılaştığımız don-atlet oturan  yaşlı bir adamcağıza buon giorno demiş, gizemli kapıların ardındaki avlularından içeri dalarak küçük basamaklardan Madonna figürlerinin titrek mum ışıklarıyla gölgelendirildikleri yerlere çıkmış  ( gülmekten altımıza işiyerek), tekneyle dönerken kendimi rüzgara bırakmış, yaşadığım ve gördüğüm güzellikler içime sığmamış ve tabii aşık olmak istemiştim...

Evet...istemiştim. Ama Axel'e değil tabii...

Düşünüyorum da herşey Axel'in evine adım attığım anda başladı. Ben o eve aittim ama bunu kime anlatacaktım? İtalyan otoritelerine mi? Evdeki eşyalar hayli derin bir kültür ve ince bir zevkle seçilmiş antik parçalardı ve ara ara pencerelerden gözüken nefes kesici manzara ile enfes bir bütünlük içersindeydiler. En uçta adeta asılı duran, denize ve uçurumlu kayalıklara bakan chapel kapının hemen arkasındaki  büyüleyici tablo ile karışarak evin bir kapısını da ulviyete açmaktaydı. Bahçe ise, içi tıka basa dolu, merak iştahlandıran bir "cabinet of curiosities" kadar enteresan, katman katman ve rengarenk bir insanın ruhunun doğadaki tezahürüydü.

Axel'in doktor olduğunu söylemiş miydim???

Evet, ve Capri'ye bir kolera salgını sırasında geliyor. San Michele'yi gördüğü anda o evi hayal ediyor. İnsanların hayatını kurtarmak için vargücüyle çalışıyor. Bir hezar-fen, bir polymath. Kuşlara meraklı, bir sürü köpeği var. Capri adadaki anılarını yazdığı San Michele kitabından sonra meşhur oluyor. Tekinsiz hikayeleri var, bahçesinde bir sabah bulduğunu iddia ettiği granit Sfenks gibi, ya da salgında ölmüş bir rahibenin, yanındaki genç rahibeyi öpmeye çalıştığı sırada- ne yaptığını biliyor mu ki- açılıp ona dikilen korkunç gözleri gibi...

Evet, siz zaten anladınız... küçük bir sorun var...Axel sizlere ömür...(böyle bir adam ancak 19.yüzyılın verimli tarlalarında yetişir...bizdekilerin çoğu hormonlu.)

Ben de bu durumda yapılabilecek tek mantıklı şeyi yaptım. Lütfen Güzel Allahım dedim.. ahanda bu model, bu enerji, bu frekans, böyle ilginç, böyle renkli bir zat-ı şahane...Sen anladın onu:)))

Tabii arkadaşlarım beni hayalci olmakla suçladılar hemen ...döner dönmez kıstaslarıma Sanayii'de bir rot-balans ayarı çektirmemi söyleyip, "ya lord-ya mort" diyerek hunharca benimle dalga geçtiler. Gözlerimi yukarı dikip, "Görüyorsun değil mi dedim, bu bana reva mıdır???  Bir lord gönder de şunların çenesi kapansın. O gün orada olan Katar Emiri'nin yenilen hakkımı ilahi adalete bağlamakla görevlendirilmiş basit bir piyon olabileceği düşüncesi de bir ara aklımdan geçtiyse de bunu doğrusu biraz abartılı buldum. Herşeyden önce Katar Emiri bir lord değildi ki...

Fakat sonra arkadaşlarımın da benden farklı bir durumda olmadığını, Axel'in onların da kalbini çalmış olduğunu günün ilerleyen saatlerinde patlayan fırtına sayesinde anladım. Gece milletin kapılarını çalıp çalıp kaçan renkli arkadaşımız gökte yürüyen şimşekler ve kükreyen gökgürültüsü ve bardaktan boşanan yağmur karşısında, "şimdi Axel'in evinde olmak vardı" dedi...diğerleri de o kadar derin iç çektiler ki, o sırada gürleyen gökgürültüsünün sesi yalıtılmış bir mekandan geliyormuş gibi çıktı. Sonra da partide Maria utanmazca ve herkesin ortasında "o benim aşkım" diye bağırmasın mı...hemen konuyu değiştirdim. Axel'in ölmüş olan aşklarına tahammül edebilirdim (karısı ve isveç prensesi mi, kraliçesi mi, ne: ayrıntıya girmek istemiyorum:)) ama canlılarının böyle mantar gibi artıyor olması tehlikeliydi...

Neyse...göreceğiz bakalım, ben yatıyorum...İyi geceler Axel Munthe, the man who infatuates women beyond the grave...bu arada San Michele harika bir kitap, ölülerin arkasından konuşulmaz ama ben Munthe'u biraz sexist ve snobish buldum...bana gelen model bu konularda daha refined olsun:)))

(Bir prenses olmayabilirim ama saray kültürüm var...ve üstelik bir astrolog bir hayat önce prenses, iki hayat önce de saray büyücüsü olduğumu söylemiş, yakın arkadaşlarım bunu çok revealing bulmuşlardı:)))))