Bir bakalim...
Mehmet Genc Hoca'nin masasında bır arşıv günü...O rotanin olmazsa olmazi : Kıtapevınden alısverış. Kızıma daha önce görüp beğenmış olduğu 'Türk Bilmeceler Hazinesi" kitabını aldım. (Bu arada Kitapevi'nin bastigi kitaplari Sultanahmed'deki yerinden alirsaniz yuzde elli indirim yapiyorlar)...sonra koştur koştur Osmanlıca...
Bir kızım yok mu..var tabii ama en müthişinden bir de annem var. Dokuz gibi döndüğümde kızım coktan yatağına yatmis, gul yastigina dayanmisti, optum gulguzeli ve uyudu.
Simdi bugun beynim neler yedi, blogumun coook yan ismi olan bir tez anatomisinde hangi asamadayim..
Konumuz cok fantastik bir konu olan kagidin Avrupa'daki masali ...Kaynagimiz Lucien Febvre
Simdi kisaca kagit Avrupa'ya onikinci yuzyilda giriyor ama populer olarak 14.yy'da kullaniliyor.(Kagit cin Cinlilerden Araplar vasitasiyla getiriliyor) Ilk olarak Italya'daki dokumanlarda yeni tip bir parsomen olarak tarif edilmis. O gune kadar kagidin yerine parsomen veya vellum denen hayvan derisi kullaniliyor. Tabii daha matbaa kesfedilmediginden henuz el yazmalarindarindan bahsediyoruz. Vellum elyazmalari icin uygun ama matbaa icin problemli; birkere cok fazla murekkep emiyor, en pahali vellum olan dana derisi gerekiyor ve kucuk bir kitap icin bile cok fazla miktarda deriye ihtiyac var. (Kucuk Gutenberg Incili icin 170 deri gerekiyor).
Halbuki artik 13 yy'dan itibaren yazi manastirlardan cikip; universteler, gitgide yukselen ortacag burjuvazisi ve yeni yeni olusan sehir kulturu icin gerekli. Burokratik ihtiyaclar ve bireylerin ihtiyaclari kitap talebini gitgide sisriyor.
Febvre'nin argumani su: Matbaa teknolojisi Gutenberg'den once de hazirdi (kuyumcularin buyuk katkilariyla) ama eksik olan sey kagitti. Kagit ilk ciktiginda yer yerinden oynamadi, uzun bir sure onemli ve arsivlenen dokumanlar icin daha saglam olan vellum, narin ve dayaniksiz kagida tercih edildi. Hatta kagidi ,resmi dokumanlar icin yasaklayan kanunameler cikartildi.
Ve fakat, kagit uretimi once agir adimlarla sonra jet hiziyla artti.
Ilk kagit degirmenleri Italya'da Fabriano (Gentile da Fabriano'nun koyu) bolgesinde basliyor. Daha sonra Cenova ve Venedik'e yayiliyor. Oradan Fransa'ya...ozellikle unlu panayiri olan Champagne'ye. Champagne yillarca Ingiltere'nin Almanya'nin ve Avusturya'nin temel tedarikcisi oluyor.
O donemlerde bir kilo kagit icin 2000 litre su harcaniyor. O yuzden ve tabii ki degirmen gucunden yararlanmak ve bir ticari meta olan kagidi transporte edebilmek icin degirmenler nehir, liman, ticari merkezlerin kesistigi noktalara kuruluyor.
Suyun kalitesi de cok onemli, kirli sular kagida renk veriyor cunku...
Peki kagit neden yapiliyor... milletin eski keten iccamasirlarindan ve pacavradan tabii, keh keh...eski bir kitabin sayfalarini cevirirken onun bir zamanlar bir totyu isittigini unutmayalim...Iyi kagit elde etmenin bir suru de kurali var, yok eski pacavra'yi yenisiylen kullanmayacaksin filan.
Iste efenim o nedenledir ki kagit degirmenleri kenevir ve keten ekilen tarlalara da yakin olmali...
Ahh...pacavra toplamak ne buyuk kavgalara sebep oluyor. Bir ara pacavra ithalati yasaklaniyor, 18. yuzyilda...
Ancak 1860'da seluloz teknolojisi geliyor da, milletin kirli camasirlari ve tabii bizim parmak uclarimiz kurtuluyor ...
Oggggggggggk demeyin, medeniyetin temelinde kirli donlar var...belki de o yuzden bir turlu toparlanamiyoruz:))))))))
No comments:
Post a Comment