Sunday 4 January 2009



kuzen capkinlik yaparken ayiptir soylemesi ben uyuyakaldim 360'da..MUESSESE ICIN BIR ILK HERHALDE...Bkz: "Annelik ve Gece Hayati:The Conflicting Domains" , coming soon to a bookstore near u...


Eh uyumakta hakliyim ama ..yukardaki goruntu bana hitab etmiyor ki..bir sure sonra- ah...gene annelik icguduleri-acimaya basladim kiza, uzerinde avuc kadar birsey, hava soguk, millet yiyecekmis gibi bakar. Zaten ben bir saat hayvanlar gibi dansettikten sonra klasik gece hayati niyadimi doldurmus, bes dakika once kendimin de icinde oldugu guruha tepeden bakmaya baslamis, boyle zip zip ne aptalca eglenceler bunlar canim moduna girmis, yukseklerden esmeye baslamistim kii ,ic sesim fazlaca ukelalik yapamaya firsat bulamadan uyuyakaldim:))


Dun tamamen kuzen Franc'a vakfedildi. Rengarenk Kapalicarsi alemi ve alem Kapalicarsi esrafi ..ki hayranim kendilerine...o nasil bir teatral yetenek, o ne profesyonel performanslar. Adam ayni anda on kisiyi uc farkli dilde idare ederken, bir de benim sarji bitmis inleyen telefonuma ince uclu "sarz aleti " buldurup, getirtiriveriyor biryerlerden. Etrafta surekli dumani ustunde tavsan caylar..(eh.. bizde Haci Muhittin'den badem ezmesi almistik, tedarikliydik:)) Bir anda 200 Euro'dan baslayan pazarliklar nasil olup bes dakikada adamina gore kaydiraktan kayip 70 Euro'ya iniyor hayretle seyrediyorum. Turistlerin cogu artik cetin ceviz, kaziklandiklarindan o denli eminler ki adam normal fiyat ceksede hizlarini alamiyorlar, fiyatlar dusuyor da dusuyor. Uzuluyorum bir yandan, taklit maklit, derisiyle, yunuyle, dikisiyle bayagi kaliteli urunler, bu krizde birazcik olsun kar etsinler istiyorum. Ve fakat isler simdiden yuzde kirk azalmis.


Neyse Kapalicarsi badiresini atlattik ve buz gibi ,yer yer karli havada, benim beloved mekanlarimda kuzenimle kolkola dolasirken burnumuz! dondu ve onu Turk Ocagina sahlep icmeye goturdum. Ne guzel adetlerimiz var iste, sogukta sahlep icmek gibisi var mi...ilk defa iciyor bayildi tabii...Neyse ben o sirada mezarlikta digerlerinden cok daha mutesasa, oylum oylum bir mezar gormeyeyim mi...tabii cikista saldirdim mezarliklara, birinin uzerinden atlayip, oburune zipliyorum mutesasa olanina ulasmak icin, bir yandan da kahkahalardan kiriliyorum. Zira kuzenim arkamdan gayet ciddi bagiriyor: "Yasemiiiin!!! Come back...you are like Morticia Adams...respect life, we will be under these marbles for eternity, life is one moment compared to it, don't spend it here.."Yok ukalaliktan kendi aramizda Ingilizce konusmuyoruz, kuzenim Italyan, en kolay boyle anlasabiliyoruz....
Mezar Halet Pasa'ya ait. Galata mevlevihanesindeki meshuuur Halet Efendi degil. Bu zati mukerrem ticaret naziri, ayan uyesi ve Cidde valisi ama oradaki butun cok onemli zevat arasindaki mezar hiyerarsisinin en tepelerinde neden Halet Pasa var acaba???? Ben de M.Cemal Kuntay'in MUH-TE-SEM "Uc Istanbul" romanindaki karaktere benzedim. Herkesin mezarinin yerini bilen bir tip. Biriyle mi tanistiriliyor hemen tanis cikiyor: "haa... bildim bildim ...sen Yanya'da bilmemne mezarliginda giristen sonraki besinci Selvi'nin altinda yatan bilmemkimin torunu degilmisin?". Bir de iskatcilar var ki apayri bir konu, onlari Huseyin Rahmi'den dinlemek lazim...
Neyse back to work....







No comments: