Friday, 20 July 2012

Eyvah, ben bir bağımlıyım....



Kabul etmiyordum bağımlılığımı... ta ki küçük sıpa bana anne bacağındaki marshmallowlar çok komik diyene kadar...
Acı acı sustum, intikam soğuk yenen bir yemektir, sabırla ergenlik dönemine girmesini bekliyorum...o zaman sivilcelerden, pıtrak vermiş göğüslere, oradan ver elini kilolara kadar geniş bir yelpazede hareket edebileceğim:)))
Ama doğru, deniz nasıl kuzucuklanıyor, benim de üst bacaklar yer yer marshmallow, bir de pis ayva göbeği gene mutedil marshmallow'lu...
Hergün bisikletle kan ter içersinde tur yapıyorum üstelik, kahretsin!!!!
Ama biliyorum ben kendimi, günahımı...
O Frenchpress'de yaptığım misssss kokulu Starbucks kahvesi işte (hani altın renkli olan)
Artık ellerim titreyerek hazırlıyorum, gitgide doz arttırıyorum...
Üstelik yanında adı diyet kurabiye diye beşer, onar götürdüğüm kurabiyelere ne demeli???
Ahhh ama pişman değilim, yazarken bile ağzım sulanıyor.
Ve işte kahve hayvan gibi selülit yapıyor...
Bugün bu acımasız marshmallow teşhisi üzerine adeta koşarak gidip kahve almama, içerken hiç de güven telkin etmeyen bir sesle bu son- bu son valla artık bırakıcam diye sayıklamama ne demeli???
Aklıma sadece Alcoholics Anonymous geliyor,
Hi, I am Yasemin, I am an addict, böhöööö....

Sunday, 1 July 2012

to be or not to be...

should I write that mail or not...hımm...


what I have noticed is that it is irrelevant:))
I love you very much
And it is so great that nothing could take that richness and magic away from me:))
Thank you, thank you, thank you:)))